MÖ 5.000 civarında Kuzey Kafkasya ve Ural Dağları’nın batısında yaşayan Hint-Avrupa kavimleri MÖ 3.000 civarında geniş Asya topraklarına yayılıp / göç edip bu sahalarda yerleşmeye başlamışlardır. MÖ 1.500 civarında kendilerine -şerefli anlamına gelen- Arya(n) diyen bir kavim yaşadıkları bölgeye İran adını vermiştir. Bu bölgede göçebelikten yerleşik yaşama geçen Aryan kavimleri Medler ve Persler’dir.[1] MÖ 2. binyılda -göçebe ve silahlı gruplar olan- Aryanlar Orta Asya civarlarından İran’a ve Hindistan’a göç/işgal etmişlerdir ve buralarda kültürler, medeniyetler ve dinler kurmuşlardır. İran’a gidenler İran kültürünü, Hindistan’a gidenler ise Hint kültürünü oluşturmuştur: Hindistan’da Vedaizm, Budaizm ve İran’da Mitraizm, Maniizm ve Zerdüştlük’ü kurmuşlardır. İran’a gidenler Medleri-Med Krallığını, Ahamenişleri-Ahameniş Devletini ve Persleri-Pers İmparatorluğunu oluşturmuştur. Ahamenişler ile Persler aynıdır. Pers kralı olabilmek için Ahameniş soyundan gelmek gerekiyordu. Ahameniş/Pers kralı Büyük 2. Kiros/Kyros/Keyhüsrev; Babil’i ele geçirmiş[2] (MÖ 539[3]), Marduk’un vekili olmuş ve Yahudileri Babil sürgününden Kenan’a geri yollamıştır.[2] (2. Kyros, Nebukadnezar’ın Yerusalem/Kudüs’ten Babil’e sürdüğü yahudileri özgür bırakıp tekrar Kudüs’e dönmelerini sağlamış ve eski mabetlerini tekrardan inşa etmeleri için onlara maddi ve manevi destekte bulunmuştur. Bundan dolayı Tanah’ta Kyros’tan övgü ile bahsedilir. Rahiplerin güvenini kazanması ve rahiplerin onu “dört kıta kralı” ilan etmesi Kyros’u yüceltmiştir.[4])
Kral 2. Kambises ise Mısır’ı alarak[2] (MÖ 525[5]) Pers İmparatorluğu’nu genişletmiştir. Sonrasındaki Kral 1. Darius/Dara döneminde[2] (MÖ 521-486[5]) Zerdüştlük inancı hakim olmuş ve krallar kendilerini artık Ahura Mazda’nın vekili olarak görmeye başlamışlardı. Pers İmparatorluğu’ndaki “Ölümsüzler Ordusu” önemlidir: Bu ismin verilmesinin nedeni ise Medler ve Perslerden oluşan 10.000 kişilik orduda ölenlerin yerine hemen yenileri eklenip tekrar 10.000’e tamamlanmasıdır. Aryanlardan İran’a göç edenlere İran aryanları, Hindistan’a göç edenlere ise Hint aryanları denilir. Hint aryanları Hindistan’da verimli topraklar ve ormanlarla karşılaşır, yaşama koşulları kolaydır, bu yüzden burada oluşan/gelişen dinler soyuttur ve insanın kendi iç hesaplaşmalarını içinde barındırır. İran aryanları ise İran’da kurak ve çetin koşullarla karşılaşır, yaşama koşulları zordur, bu yüzden burada oluşan/gelişen dinler somut ve akılcıdır. Mitraizm’de doğa güçleri, ateş, güneş ve kurban verme özellikleri ön plandadır. Yeni bir dinin doğması mülkiyete[2] (Mülkiyet: Sahiplik. Kendisinin olan bir şeyi yasa çerçevesinde istediği gibi kullanabilme hakkı.[6]) ve medeniyetin doğmasına bağlıdır. Medeniyet oluşursa yeni sorunlar/ihtiyaçlar doğacaktır dolayısıyla yeni çarelerin oluşması da gerekir. Bu bağlamda Perslerin Mitraizm inancı yetersiz kalmıştır ve Zerdüştlük oluşmuştur. Zerdüştlük (Zarathustrizm/Zoroasterizm): Zerdüşt tarafından kurulan, kitabı Avesta olan, Avesta’daki Gatalar bölümünün Zerdüşt tarafından oluşturulduğuna inanılan, kurban vermeye – putlara tapmaya – sihir ve büyüye karşı olan, ilkel ve bedevi/göçebe dini reforme eden, tarımı içeren, yeni İran hayatını açıklayan, MÖ 521-486 arasında benimsenen (ki bu dönem ve devamında Ahura Mazda figürünü krallar artık taçlarında kullanmaya başlıyor), her şeyin zıttı ile varolduğuna inanılan bir dindir. Zıtsız bir şey olmaz, zıt güçler hesap gününe kadar çekişir/savaşır, bu çekişme dünyadaki her şeyin varolmasının sebebidir. “Ahura Mazda” iyi tanrı (tanrı)- “Ehriman” kötü tanrı/güç (şeytan), “Spentameinu” iyi olan her şey – “Engermeinu” kötü olan her şey, “Övgü Evi” iyi olanların gideceği cennet – “Yalan Evi” kötü olanların gideceği cehennemdir. Zerdüştlük dini göçebe hayattan yerleşik hayata geçildiğinde oluşturulduğu için çiftçilik ve/veya tarım önemlidir. Bu yüzden iş üreten ve tarımla uğraşanlar sevap kazanır, hatta su kuyusu kazanların cennete gideceği belirtilmiştir. Suyun dindeki yeri önemlidir. Göçebe Mitraizm’de hayvancılık önemliydi ve inek kutsal olup doğa güçlerine / tanrı(lar)a sunulan kurbandı ama yerleşik Zerdüştlük’te bunların yerini yeşillik, ağaç ve su aldı. Zerdüşlük’teki zıtlık, sonraki tek tanrılı dinlere ilham kaynağı olmuştur. Zerdüştlük “tek tanrı” iddiasıyla ortaya çıkmış bir dindir.[2]
___________________
[1] Muzaffer Duran, “Satraplık Sisteminin Pers Yönetim Teşkilatındaki Yeri”, Süleyman Demirel Ü. Fen Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı: 34, Nisan 2015, <http://dergipark.gov.tr/download/issue-file/1134> Erişim: Haziran 2018, s. 62.
[2] Hüseyin Sevinç, “Yunan’ın Çağdaşı Uygarlıklarda Toplumsal Geli̇şmeler, Si̇yasal ve Di̇nsel Düşünüş”, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, Cilt: 7, Sayı: 32, Haziran 2014, <http://www.sosyalarastirmalar.com/cilt7/sayi32_pdf/2tarih/sevinc_huseyin.pdf> Erişim: Haziran 2018, s. 233-238.
[3] Arda Kısakürek, Evin Esmen Kısakürek, “Bizimkiler: İmparatorluklar (3)“, Anadolu Merkezli Dünya Tarihi: 3. Kitap: MÖ 560 – MÖ 270, e-kitap, Haziran 2009, <http://www.okurkafe.com/oksid/3.Kitapk.r.y.pdf> Erişim: Haziran 2018, s. 12. 28 kitaplık tüm seriye bakmak için <https://sites.google.com/site/ekitapdunyatarihi/> Erişim: Ağustos 2018.
[4] Engin Eroğlu, “Pers Kralı Büyük Kyros’un Siyasi ve İktisadi Politikaları”, History Studies: International Journal of History (JHS), Cilt: 8, Sayı: 1, Mart 2016, <http://www.academia.edu/29266819/Pers_Kralı_Büyük_Kyrosun_Siyasi_ve_İktisadi_Politikaları> Erişim: Haziran 2018, s. 44.
[5] Kısakürek, age., s. 61.
[6] Türk Dil Kurumu (TDK), “Büyük Türkçe Sözlük“, Arayınız: Mülkiyet, <http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_bts&view=bts> Erişim: Haziran 2018.
Pers/Fars/İranlı Zerdüşt, MÖ 700’lerde Hint ile İran dinlerinde bir reform yapmıştır. Zerdüşt kenarda köşede kalmış Ahura Mazda Tanrısı’nı yücelterek Tek Tanrı yapıp, Mazdeizm inancını oluşturmuştur. Bu inanç sonraki dönemlerde daha çok Mecusilik adıyla anılmıştır.[7]
Görüşüme göre Mısır tanrısı Bes ile Pers tanrısı Ahura Mazda’nın silindir mühürde aynı karede olması Mısır mitolojisi ile Pers inançlarının kaynaşıp etkileştiğini bize gösterir: Öyle ki Ra da Ahura Mazda da güneşle ilişkilendirilir: A. Mazda adeta güneşle sembolize edilen Ra’nın bir başka görünümü / formu / avatarası gibidir. Pers İmparatorluğu’nun Mısır civarlarına kadar yayılmış olması bu etkileşimi başlatmış / arttırmış olmalı.
Zerdüşt, Tanrı’yla konuştuğunu ve vahiy aldığını iddia ederek Avesta adında bir kutsal kitap yazmıştır. Antik İran dininde; Tanrı-Şeytan Dualizmi, Mesih İnancı, İyinin Zaferi ve Yeniden Diriliş kavramları vardı. Avesta adlı kitap, Antik İran’ın kutsal kitabıdır. Bu kitabın dörtte üçü kaybolmuştur lakin Zerdüşt’ün yazdığı Gatha şiirleri varlığını korumuştur. Avesta da bunlardan oluşur. O yoksuldu, iki kızı vardı ve din rahibiydi. Peygamber olarak da ifade edilen Zerdüşt, öğretilerini çevreye yaydı fakat onlar bunu reddettiler. O, bir aşiret reisinin yanına sığındı. Reis onu korudu. Yoksullar ve dostlardan oluşan bir cemiyet kurdu. Cemiyet çeşitli silahlarla kendisini korudu. Avesta’da Zerdüşt Tanrı’ya şöyle seslenir: “Güneş ve Yıldızların yollarını kim çizdi! Yeri ve göğü düşmeyecek biçimde kim sabitledi! İyiye kavuşan ruh nasıl kaybolur! Kötülükten nasıl kurtuluruz! Bana görünür işaretler ver! Kötülük edene ne ceza verilecek! Doğruluk kötülüğü ne zaman yenecek, Ey Bilge, Ey Tanrı!”
• Zerdüşt, Mesih olarak görülür: “O gökte doğdu ve yere indi. Parıl parıl nur içinde parlıyordu. O doğdu, bitkiler ve sular sevindi, artık Mazdeizm yedi kıtaya yayılacak! Kutsal sözleriyle şeytanları, devleri kaçırdı!” Mazdeizm’de doğaüstü-mistik ışık ve şeytanlarla savaş kavramları sık sık geçer.[7]
İncil’deki Benzerliği-Analizi
İncil: Vahiy (Özet: 1,2,3,10-13,17,18 İsa öldükten sonra İsa’dan vahiy alan Yuhanna, İsa’yı gördüğünde şunu diyor:) 1:16 … Yüzü bütün gücüyle parlayan güneş gibiydi.[10][11][12]
• Zerdüşt, çile çekme yoluyla yücelme kavramını uygulamıştır.[7] (Görüşüme göre Zerdüşt(lük) bu inancı Hinduizm inancından almış olabilir. Çünkü bu “çile çekme” kavramı Hinduizm inancında da vardır: Hinduizm’de -cennet olan- tanrılar yurduna gidebilmek için veya Nirvana’ya ulaşabilmek için kişinin yapması gereken koşullardan bir tanesi de “çile çekmek”tir. Bu sayede ruhlar sonsuz yeniden doğuş çemberi olan samsaradan kurtulur. Hinduizm’in kutsal literatürü; MÖ 1300-800 yıllarına ait Veda ilahileri ile sonrasında derlenen Brahmanalar, Upanişadlar ve çeşitli destan-kanun kitaplarından oluşur.[13])
• İnsan, Ahura Mazda’yı izlemelidir lakin seçimlerinde özgürdür. İnsan, Tanrının kölesi-hizmetkârı değildir.[7] (Sümerlerde insanlar -hizmetkar/köle olarak- tanrılara hizmet etsin diye kilden yaratılmıştır.[14] Görüşüme göre Zerdüşt(lük) Sümerler’den kalma bu inanca veya varyantlarına bir devrim/reform yapmış olabilir.)
• A. Mazda, dünyayı hiçten düşünce yoluyla yaratmıştır. O, birinci ve sonuncudur; başlangıç ve sondur.[7]
İncil’deki Benzerliği-Analizi
İncil: Vahiy (Kısaltma: 1:1,4-6 Yuhanna, İsa için şöyle diyor) 1:7 İşte bulutlarla geliyor! Her göz O’nu görecek, O’nun bedenini deşmiş olanlar bile. O’nun için dövünecek yeryüzünün bütün halkları. Evet, böyle olacak! Amin. 8 Var olan, var olmuş ve gelecek olan, Her Şeye Gücü Yeten Rab Tanrı, “Alfa ve Omega Ben’im” diyor. (Kısaltma: 22:16 İsa şöyle dedi) 22:13 “Alfa ve Omega, birinci ve sonuncu, başlangıç ve son Ben’im.”[15]
• A. Mazda’ya, Tanrısal varlıklar (melekler) eşlik eder. Onlar, adaleti sağlayan Aşa; iyi düşünceyi getiren Vohu, bağlılık sağlayan Armaiti, güç veren Khşathra, sağlık Haurvatat ve ölümsüzlük Ameretat adındaki baş meleklerdir. Bunlar dünyanın düzenini sağlar. Zerdüşt onlara seslenir: “Herkesin emeğini verirken bana acıyın!”
• A. Mazda, iyi ve kötü ruha egemendir. İnsanlar da buna göre tercih yapar.
• A. Mazda’nın karşısında kötü Tanrı yoktur: O, Tek Tanrıdır.
• Çok Tanrılara kurban sunulması yanlıştır: Bunlar günahkârlardır.
• Ölü beden toprağı kirletmemesi için, kulelerin tepesine yatırılarak akbabalara yedirilir.
• Herkes yaptığı tercihe göre yargılanır; doğrular cennete, günahkârlar ise cehenneme gider. “İnsan iradesi doğrultusunda ya iyiliği ya da kötülüğü seçer.” Tanrı iyi olanları ödüllendirir, kötüleri ise cezalandırır.
• A. Mazda’ya tapan iyiler Cinvat Köprüsü’nden Zerdüşt’le beraber geçer ve cennete ulaşır. Avesta’da Zerdüşt, kurtarıcı olarak geçer. Ölenlerin ruhu Cinvat Köprüsü’nden geçer; iyi ise geçer, kötü ise köprü incelir ve aşağı karanlığa düşer. Çok kötüler sürekli cehennemde kalır, orta-az kötüler cehennemde bir süre kalır sonra cennete geçer, iyiler ise cennete geçer. İyi erkekler cennette iyi kadınlarla yani genç hurilerle sonsuza kadar mutlu yaşar. Ölümden sonra cennet-cehennem sonsuzdur.[7] (Tarihte “uhrevi köprü” olgusu yaygındır: Göğe yükselmek için köprü olarak görülen gökkuşağı köprüsü ilk inançlarda; bir Şaman’ın iyi yere gidebilmesi için köprüden geçen kişiye yardım ettiği, geçemeyenlerin kötü yere gittiği Şamanlar’ın köprüsü; ölülerin gölgelerinin gittiği Kur’a gidebilmek için Sümerler’in köprü benzeri nehri; cennete ulaşabilmek için hadislerde geçen “sırat köprüsü” ile Kur’an’da geçen yol anlamındaki “sırat” ve doğru yol anlamındaki “sırât-ı müstakîm”.[16] Görüşüme göre bütün inançlar kendinden önceki inançların varyantıdır.)
• Cennet, şarkı evi olarak eğlenceli bir yer olarak düşünülüyordu.[7]
Kur’an’daki Benzerliği-Analizi
Kur’an: Duhan 54 İşte böyle; biz onları iri gözlü hurilerle evlendirmişizdir.
Tur 20 Özenle dizilmiş tahtlar üzerinde yaslanmışlardır. Ve Biz onları iri-ceylan gözlü hurilerle evlendirmişiz. 24 Kendileri için (hizmet eden) civanlar, etrafında dönüp dolaşırlar; sanki (her biri) ‘sedefte saklı inci gibi tertemiz, pırıl pırıl.’
Zuhruf 71 ‘Onların etrafında altın tepsiler ve testilerle dolaşılır; orada nefislerin arzu ettiği ve gözlerin lezzet (zevk) aldığı her şey var. Ve siz orada süresiz kalacaksınız.’ 73- ‘Orada sizin için birçok meyveler vardır; onlardan yiyeceksiniz.’[17]
• Kurban törenlerinde rahipler Haoma denilen “ölümsüzlük içkisi” içerler, bu sayede insanlığını aşar ve Tanrı’ya yaklaşırlar. İncil’de İsa, son yemekte şarap içer. İsa, insanların kurtuluşu için kendini kurban etmişti. İşte o içki, İsa’nın kanını sembolize eder. Haoma ile İsa’nın kanı antropolojik olarak benzerlik gösterir. Yani İsa’nın yaptığı bu eylem çok önceleri biliniyordu.
• Mazdeizm’de eski Tanrılar, şeytanlaştırılmıştır. Zerdüştlük’te “Kutsal Savaş” kavramı vardır. İyi dini seçenler Ahura Mazda ve Başmeleklerle beraber kötü şeytanlara karşı savaşır. Bunun sonucunda iyilik kazanacak ve insanlar mutlu ve ölümsüz olacaklardır. Bu hikâye, İncil’de geçen Armageddon Savaşı’na birebir benzer. O savaşta da iyiler ve kötüler savaşacaktır, sonunda İsa’ya inananlar kazanacaktır.
• Kişi hayatında iyi şeyler yapmışsa, öldüğünde kişinin ruhu “güzel görünümlü, düzgün bedenli, boylu poslu, dik memeli, 15 yaşında ışıltılı genç bir kızla karşılaşır” sonra ruhu ezeli ışıklar olan cennete ulaşır. Kötünün ruhu ise korkunç bir çirkinle karşılaşır ve ezeli karanlıklar olan cehenneme gider ve burada zehir yer. Bu anlatım Kur’an’da geçen ceylan gözlü ve göğsü yeni tomurcuklanmış kızların cennette iyi insanları beklemesine benzer. Ayrıca yine Kur’an’da cehennemdekilerin irin, zakkum, zehir içip yemeleri de geçmektedir.[7]
Kur’an’daki Benzerliği-Analizi
Kur’an: Nebe 31 Gerçek şu ki, muttakiler için ‘bir kurtuluş ve mutluluk’ vardır. 32 Nice bahçeler ve üzüm bağları. 33 Göğüsleri henüz tomurcuklanmış yaşıt kızlar. 34 Dopdolu kadehler.
• Zerdüşt rahipler dini temizlik idealini ateşle simgelerdi. Onlara göre Ateş, Tanrı’nın ruhu ve oğludur. Yalnız ateşe tapılmaz, ateş simgedir. İnsanlar Ateş üstünde yürüyerek suçsuz olduğunu ispatlardı.[7]
Kur’an’daki Benzerliği-Analizi
Kur’an: Saffat 10 Ancak (sözü hırsızlama) çalıp-kapan olursa, artık onu da delip geçen ‘yakıcı bir alev’ izler (ve yok eder).
• Evrende görünen görünmeyen her şey Tanrı’nın yapısıdır, denilir.
• Bu din Afganistan ve Hindistan’a doğru yayılmıştır. Günümüzde Parsilik adındadır. Zerdüştlerin sayısı bugün yaklaşık 200 bin civarındadır: En fazla sırasıyla; Hindistan, İran, İngiltere, ABD, Pakistan ve Kanada’da yaşamaktadırlar.[7]
___________________
[7] Mircea Eliade, “Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi”, Cilt 1: Taş Devrinden Eleusis Mysteria’larına, Çeviri: Ali BERKTAY, Kabalcı Yayınevi, İstanbul 2003, s. 375-411.
[8] Parvine H. Merrillees, John E. Curtis, Nigel Tallis, (vd.), “The Darius Seal”, Müze Numarası: 89132, British Museum, 1836-2012 (Yıl aralığı), <http://www.britishmuseum.org/research/collection_online/collection_object_details.aspx?assetId=23386001&objectId=282610&partId=1> Erişim: Haziran 2018, Çeviren: Alper Çadıroğlu (Bağlantı sayfasındaki “Associated names” ve “more”lara da bakınız).
[9] John Boardman, Parvine H. Merrillees (vd.), Müze Numarası: 89352, British Museum, 1893-2005 (Yıl aralığı), <http://www.britishmuseum.org/research/collection_online/collection_object_details.aspx?assetId=23390001&objectId=367908&partId=1> Erişim: Haziran 2018, Çeviren: Alper Çadıroğlu (Bağlantı sayfasındaki “Associated names” ve “more”lara da bakınız).
[10] Tevrat, İncil ve Kur’an maddelerinin tamamı yazar tarafından eklenmiştir.
[11] “İncil (Müjde): İncil’İn Çağdaş Türkçe Çevirisi”, Kitab-ı Mukaddes Şirketi, Zirve Yayıncılık ve Dağıtım, Yeni Yaşam Yayınları, Acar Basım, Yeni Çeviri: 1987-1994-2001, İstanbul, 6. Basım: Temmuz 2008. (İncil maddeleri buradan alınmıştır.) (Bu İncil kitabında yazanların aynısına dipnot 21’deki -aynı- bağlantılardan ulaşabilirsiniz.)
[12] Tevrat ve İncil maddelerinde “( )” işaretleri arasındakiler; -uzunca yazılmaması ve/veya anlam kaybı olmaması için- değişiklik yapılmadan ve belirtilen madde(ler)den alınarak kısa ve özet şeklinde yazar tarafından yazılmış olup: Bunlar “Özet”tir ve “Kısaltma”dır tarzında işaretlendirilmiştir: Herhangi bir işaretlendirme yoksa doğrudan / aynen alınmıştır.
[13] Necati Sümer, “Hint Dinlerinde Acıdan Kaçışın Bir Yolu Olarak Ötanazi”, Siirt Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt: 2, Sayı: 2, 2015, <http://dergipark.gov.tr/download/article-file/259972> Erişim: Haziran 2018, s. 72-76, 78.
[14] Samuel Noah Kramer, “Sümer Mitolojisi“, Çeviren: Hamide Koyukan, Kabalcı Yayınevi, İstanbul 1999, <http://www.academia.edu/23286466/SAMUEL_NOAH_KRAMER-Sümer_Mitolojisi> Erişim: Haziran 2018, s. 132. (Yükleyen: Gamze Bulgan)
[15] Tevrat, İncil ve Kur’an maddelerinde -diğer dini inançlarla bağlantı/benzerlik kurulabilecek yerlerin ve/veya- önemli/anlamlı görülen söz ve/veya söz gruplarının altı çizilmiştir.
[16] Bu sitedeki yazıma bk. (Dizin 125).
[17] “Kur’an-ı Kerim’in Türkçe Anlamı: Meal ve Sözlük”, Meali Hazırlayan: Ali Bulaç, Bakış Yayınları, İstanbul 1985. (İstisna olarak metin içinde veya dipnotta nereden alındığı belirtilmiş olanların dışında belirtilmemiş tüm Kur’an maddeleri buradan alınmıştır.) (Bu meal Milli Eğitim Bakanlığı’nın 18.11.1985 tarih ve 2199 sayılı Tebliğler Dergisi’nde tavsiye edilmiştir.) (Bu meali seçmemin nedeni diğerleri gibi “anlam tercümesi” olmayıp “kelimesi kelimesine” tercüme ettiği içindir: Diyanet İşleri Başkanlığı meali de dahil diğer çoğu mealde Kur’an’da olmayan sonradan eklenen ve sonradan eklenildiğini belirtmeyen -belirtse dahi bazını belirtip bazısını belirtmeyen- açıklama şeklindeki kelime, kelime grupları ve sözler vardır: Sonradan eklendiğini -veya sonradan eklenilen her şeyi- parantez içinde belirttiği için bu meali analizde daha uygun gördüm.)