Konu 273: MÖ 200’LER: SABİİLİK DİNİ VE O’NUN HRİSİTİYANLIK-İSLAM’A KATTIKLARI

 

Sabiilik

Ön Bilgi: Musevilikten sonra, Hristiyanlık ve İslam’dan önce olan Sabiilik (Saabilik veya Sabitlik) Dini demirbaş bir dindir. Öyle ki Hristiyanlık’a ve İslam’a “kaynak” olmuş bir dindir.

MÖ 200’lü yıllarda kendini göstermeye başlamıştır ama kökenleri daha eskiye de dayanmaktadır. Bir bakıma Sümerlere kadar dayanan Babil Okulu öğretisinin halka mal olmuş şeklidir de denilebilir. Günümüz dinleri ve Sabiilik birbirlerinden etkilenmişlerdir. Mesela namaza benzer ibadet, abdest alma, oruç tutma gibi durumlar bir takım değişikliklere tabi tutularak İslam’da yerini almıştır. Sabiilik Güney Irak (Mezopotamya), Fırat Nehri çevresi, Arap Yarımadası topluluklarının inançlarıdır. Onlar için Hz. Yahya önemlidir. Günümüzde ∼20.000 inananı kalmıştır. Bu inançta ruhun ölümden sonra gezegenlerden geçerek Işık Alemi’ne yükselmesi inanışı mevcuttur.

Sabiilik dini, içerisinde Tektanrıcılık yatmakla birlikte Çoktanrıcılığı da içinde barındıran yanı sıra Dualist (İkili) bir yapı olarak Işık Alemi Tanrısı ve Karanlık Alem Kralı (veya Tanrısı) olarak iki âlemden ve/veya bunların mücadelesinden söz edilen bir inanç sistemidir. (Bu kavramlar; Tanrı ve Şeytan, Cennet ve Cehennem olarak düşünülebilir.) Güneş, Tanrı’nın sembolüdür, kimi zaman Tanrı’dır. Yanı sıra Asur-Babil’in bazı geleneklerinden gelen 7 gökyüzü cismine farklı Tanrı ismi verilerek onlara tapınım ve ayinlerin düzenlenmesi geleneğini de içinde barındırır ki bu cisimler tanrının farklı görünümleridir, vasıflarının temsilcileridir. Sabiilik; Büyük İskender’in fetihleri sırasında (MÖ 336-323) batılı görüşlerle ve Pisagorculuk’la etkileşerek -yanı sıra aynı dönemde batıni inançlarla da etkileşerek- “bir yüce varlık” anlayışı oluşmuş ve gök cisimleri ise değişip bunlar onun yardımcılarına (aracılarına) dönüşmüştür / evrilmiştir, ayrıca tanrıya sevgi ile ulaşabilme inancı da bu etkileşme sonucu oluşmuştur. Sabiilik için Güneş, Ay, yıldızlar ve gezegenler kutsal olarak önemlidir. Gökyüzü cisimlerine 7 farklı isim verilerek onlara tapınılırdı ve ayinler düzenlenirdi. Kur’an’da Sabiilik dini Tek Tanrılı din olarak yazılır. Bildiğimiz üzere Müslümanlar Sabiileri (Saabileri veya Sabitleri) İslam dini çatısı altına almak için onların inançlarını İslamiyet yolunda değiştirme eğilimine girmişlerdir. Sabiiler için ibadetler kişinin kurtuluşa ermesini sağlamaktadır. İslamiyet’in birçok söyleminin ve tapınım-ibadet tarzının Sabiilik’ten geldiği görülür. Kendilerine Manden veya Nasuralar derlerdi: Komşuları onlara Sabii demektedir. Sabiiler için Ay ve Ay Tanrıçası (veya tanrının farklı bir görünümü -tezahürü- olan Ay) çok önemlidir.[18][19] Sabiilerin dili Mandence’ydi, Arapça da konuşabiliyorlardı.[18] Sabii kelimesi,[20] Aramca’nın doğu lehçelerinden biri olan[18] Mandence’de vaftiz olmak veya boy abdesti almak anlamındaki “sabaa”dan türetilmiştir.[20]

Çeşitli isimlerde cemaatleri vardı. Bu cemaatlerin birçoğu Yahudilik’e karşı çıkıyorlardı. Yahudiler, Hristiyanların da bu cemaatler arasında bulunan Nasuralardan çıktığını söylüyorlardı. Hz. Yahya, Yahudilik’e karşı çıkarak kendi cemaatini kurdu. Kendisinden küçük olan Hz. İsa da onun vaazlerini dinlemek için yanına gelirdi. Sonra Yahya, Yahudilerce başı kesilerek öldürülmüştür!.. Kudüs ve Güney Mezopotamya arasında MÖ 200 ile MS 200 yılları arasında altın çağını yaşadılar. MS 600’lü yıllarda Irak’ı fetheden İslam’ın hâkimiyetine girdiler.

Birçok kutsal kitapları olmasına rağmen kutsal Ginza kitabı önemlidir ve dualar, teoloji, mitoloji, ölüm ve ölüm sonrası hayat gibi konuları içerir.
• Sabiiler kutsal kitapları için; Âdem’e Yüce Tanrı tarafından vahiy yoluyla inmiştir, demektedir.
• Bütün eksikliklerden münezzeh ve en üstün niteliklerle mücehhez olan en yüce varlık (Nhura/Tanrı) için Ginza’da şu ifadeler geçer: “Sana hamd olsun! …kudreti dışa taşan ve sonsuz olan Gerçekliğin Tanrısı, bitmek bilmeyen saf Nur ve yüce Işık; merhametli, bağışlayan, rahim (müşfik) ve şefkatli (yüce varlık); bütün inananların kurtarıcısı, bütün iyiliğin sahibi, kudretli, akıllı, (her şeyi) bilen, gören, hikmet sahibi olan ve her şeye gücü yeten (varlık); yukarı, orta ve aşağı ışık alemlerinin hepsinin sahibi, izzetin yüce siması, saltanatında bir ortağı olmayan ve tahtını paylaşacak bir şeriki bulunmayan sonsuz ve görünmez (varlık).”
• Işık Alemi’ndeki Yüce Tanrı’nın (Nhura’nın ya da Işık Kralı’nın) çevresinde sayısız nurani varlık bulunur.
• Karanlık Alem’deki yaratıcının (Hşuka’nın ya da Karanlık Kralı’nın) etrafında kötülük, şeytanlar, devler, canavarlar gibi varlıklar bulunur.
• Dünyanın sonunda yüce Tanrı Nhura, Hşuka’yı kendi kabuğuna hapis edecektir.
• Işık Alemi’ni ele geçirmeye çalışan kötü güçlerden veya karanlıktan bahis edilir.
• Dünyayı ele geçiren kötü güçlerden bahis edilir.
• Karanlık güçler, ışık varlığının kaçmaması için dünyayı cinler ve şeytanlarla doldurur.
• Işık Alemi’nden atılan ışık varlıklar -ruhlar- vardır.
• Yüce Işık Tanrısı insanın ruhunu Işık Alemi’nden yeryüzüne indirerek bedene can verir. Âdem bu sayede ayağa kalkar ve konuşur.
• Ruh, iyilik ve nuru; beden ise kötülük ve karanlığı temsil eder.
• Ruh Işık Alemi’ne yükselmek için çırpınır durur. Karanlık güçler ise, kötü istek ve arzularla nefs şeklinde ruhu dünyaya bağlamak ister. Ruh, doğru inanç ve ibadet ile kurtuluşa erer.

Sabiilik’te kötülüklere karşı kısa muskalar ve sihir metinleri kâğıda sarılırdı. (Zaten bunun günümüze yansımasını bilmekteyiz.)

Sabiilik’te 4 farklı Tufan şekli söz konusudur: İlki kılıç-hastalık yoluyla insanlığın yok edilmesi, sonrası ateş ile yok olma, sonrası Tufan (su) ile yok olma, en son ise kıyamet günü ile son olmadır. Son dönemlerde kıtlık, kuraklık, zulüm, doğal afetler, fitne, salgınlar vb. kötülükler yaygınlaşacak ve bununla ilgili gök taşı düşmesi, fırtınalar gibi çeşitli işaretler görülecektir. Son dönemlerde Mehdi “Son Savaşçı-Kral” gelecek ve dünyaya iyilik hâkim olacaktır. Kıyamet sonrası kişi inanıyorsa gezegenlerden şimşek hızıyla geçerek Işık Alemi’ndeki cennete ulaşacak ve günahkârlar ise Abatur Terazisi’nde tartılarak cehennem olan Suf Denizi’ne atılacaktır, bunlar ceza sona erdiğinde Işık Alemi’ne gideceklerdir. Kıyamet sonrasında, Karanlık Alemi’ndeki Hşuka kendi kabuğuna hapis edilecek ve bu arada düşmüş ışık varlıkları tekrar ışık âlemine kabul edilecektir.[18]

Kur’an’daki Benzerliği-Analizi

Kur’an: Araf 8 O gün tartı haktır. Kimin tartıları ağır basarsa, işte kurtulanlar onlardır. 9 Kimin tartıları hafif kalırsa, bunlar da ayetlerimize zulmettiklerinden dolayı nefislerini hüsrana uğratanlardır.

• İbadetlerin kurtuluşa ermek için yapılması şart olarak görülürdü.
• Masbuta Vaftizi ile akarsuya girilip çıkılmasıyla bir boy abdest alınırdı: Her Pazar yapılması şarttı.
• Tamaşa Vaftizi ise dini kirlenme sonucu akarsuya 3 kez dalınıp çıkılmasıyla alınan abdestir.
• Rişama Vaftizi de İslam’daki abdeste benzemektedir: Akarsularda yapılır.
• Ayin yemekleri ve törenleri de vardır. Kişi öldüğünde yemekler, vaftiz, dua etmek gibi inanışları vardır.
• Namaz: Sabiiler günün belirli saatlerinde 7 gezegen adına 7 vakit (ya da 3 kez gündüz ve 2 kez gece olarak 5 vakit) olmak üzere kuzeye dönerek Yüce Işık Tanrısı’na dualar ederlerdi. İslam namazı benzeri bir ibadettir: Zaten İslam’dan önce namaz kılınmaktadır.
• Ayinlerde koç ve güvercin kurban edilirdi.
• Oruç: 1 ay süreyle eli, dili, kalbi, kulağı ve diğer organları kötülükten uzak tutma adına oruç tutarlardı.
• Bayram: Bahar Bayramı olan Panja Bayramı’nda duaların kabul olacağı, günahların ise affolacağı inanışı vardı.
• Sarık takma mevcuttu(r).[18] Görüşüme göre Hz. Muhammed’in Sabilik inancına bağlılığı ve ilişkili olduğu muhtemeldir.

___________________
[18] Şinasi Gündüz, Ekrem Sarıkçıoğlu, “Başlangıçtan Günümüze Dinler Tarihi”, Fakülte Kitabevi, Isparta 2002, Darul Kitap: İslam Ansiklopedisi, <http://www.darulkitap.kuranikerimde.com/tarih/v2/es-dinlertarihi/index.htm#_Toc148194609>, <http://www.darulkitap.kuranikerimde.com/tarih/v2/es-dinlertarihi/index.htm#_Toc148194610> veya <https://tr.scribd.com/document/327938307/Ekrem-Sarıkcıoğlu-Baslangıctan-Gunumuze-Dinler-Tarihi> Erişim: 2012 ve 2018, (s.y.), “Gnostik Dinler” ana bölümünün giriş yazısı ve “Sâbiîlik” bölümü. (Bu kitabın yazarı Sarıkçıoğlu’dur fakat kitaptaki “Gnostik Dinler” bölümünü Gündüz yazmıştır.)
[19] Cihangir Gener, “Batıni Bir Ekol: İsmaililik – İsmaili İnançlarının Türk ve Batı Dünyası Üzerindeki Etkileri”, Historical Sense, 14 Nisan 2002, <http://www.historicalsense.com/Archive/Ismaililik_1.htm> Erişim: Kasım 2011, s. 2. (Bağlantıya ulaşılamıyorsa aynı yazı için bk.)
[20] Hakan Hadi Kadıoğlu, İbrahim Hakkı Aydın, Eyüp Bekiryazıcı, “Dinî ve Tıbbî Açıdan Sünnet”, Atatürk Ü. İlâhiyat Fakültesi Dergisi, Sayı: 25, Erzurum 2006, <http://dergipark.gov.tr/download/article-file/30663> Erişim: Haziran 2018, s. 14.