Orhun Abidelerinde geçen Tengri sözü hem gökyüzü hem de tanrı anlamına gelir. Kök Türklerde tanrı sonsuz göktür. Chou Devleti hunlardan önceki bir Türk devletidir. Chou döneminde Gök Tanrısı bir insan olarak düşünülmekteydi. Hükümdar Chou Gök Tanrısının soyundan gelmekteydi. MÖ’ki Çin kaynaklarında Gök Tanrısı en büyük hükümdardı. Çin bölgelerine yerleşen Choular tanrıya “T’ien” demekteydi ve o güneş tanrısıydı. Çin’in aristokrasi kesiminde de gök dini inancı vardı. Konfüçyüs’le beraber bu tek tanrı inancı değişime uğrayarak “insan tanrı” anlayışı yıkıldı. Hunlar için gök ve tanrı anlamına gelen Tengri tek bir ve eşsizdi: Hükümdarlar ilahi olup tanrı tarafından görevlendirilip (kut alıp) Tan-hu ünvanındaydılar. Tabiattaki dağ, su, ağaç vs. ise ilahi kutun görüntüsüydüler. Hunlar ata ruhlarına, göğe ve yere kurbanlar sunarlardı. hunlar tek tanrı inancındaydılar. Tengricilik Taoizm bağlamında dolaylı olarak panteizm de içerir. Göktürklerde at, sığır, koyun vs. kurban edilirdi. Oğuz kağan destanında gök yaratıcıdır. Dede Korkut hikayelerindeki Deli Dumrulun Azraile meydan okuması İslam inancına karşı alınmış bir tavırdır. Eski Türklerdeki tanrı ile İslam’ın Allahı’nın vasıfları benzerlik gösterir: eşsiz, yol gösterici, hükmeden, cezalandıran, mükafatlandıran. Es Türklerde tüm doğa kutsaldır. Dualarında gökyüzüne bakarlardı, tanrı gökteydi. Yeminlerde gök şahit olarak tutulurdu. 328 yılında Hun hükümdarı ellerini havaya kaldırmış başını aşağı eğmiş ve tanrıya dua/şükretmiştir: Bu, yazılı kaynaklarda geçip bilinen en eski Türk duasıdır. Gök ulu-yüce, kutsal, ölümsüz, öncesiz ve sonsuz gibi anlamlara gelip tanrının sıfatıdır. MÖ 176’da Hun hükümdarı Mete Çin imparatoruna yazdığı bir mektupta “Gök tarafından tahta çıkarılan büyük hükümdar” olarak kendisinden bahsetmiştir. Eski Türkler şükür ve sitemde göğe yönelirdi. Köktürk hükümdarları zaferlerinde ellerini göğe kaldırarak tanrıya şükretmişlerdir. Oğuzlar sevmedikleri bir durumla karşılaştıklarında göğe bakarak “Bir Tanrı” demekteydiler (Günümüzde Türkiye’de sinirlenince söylenen “Allah Allah” ?). Sonsuz zaman ve mekan olan Gök Tanrıyla özdeşleştirilmiştir. MÖ 91 yılında Çin yıllıkları olan Han shu’da, Hunların antlaşmalarını göğün huzurunda yaptıkları belirtilmiştir. Aynı kaynakta Hunların göğe ve yere ant içtikleri belirtilmiştir. MÖ 43’te Hun-Çin antlaşmasını bozan taraf için tanrıdan gelecek felaketlere maruz kalmasına karar verildi, sonra iki taraf da kesilen kurbanın kanını “kan andı” olarak içtiler (kan kardeş olmak, kanka ?). Bunda olduğu gibi ant törenlerinin çoğu “göğe yakın” olan yüksek dağlarda yapılmaktaydı. Eski Türklerde kağan tanrının yeryüzündeki gölgesiydi ve tanrının işlerini aracı olarak o yapardı. Tanrı önemli bir durum olmadıkça -bazı savaşlar ve devlete isyan gibi- müdahale etmezdi. Orhun Abidelerinde tanrı daha çok Türklerin istikbaliyle yakından ilgilidir. Tanrı hem var eden hem de yok edendir. Oğuz Kağan Destanında Oğuz topraklarını çocuklarına bölüştürdüğünde “Tanrı’ya borcumu ödedim” demiştir (Benim bir tek Allah’a borcum var, başka yok söylemi?). Orhun Abidelerinde yeri ve göğü ve bunların arasında da insanı (kısaca her şeyi) yaratan ve tabiat olaylarını da yapan tanrıdır. Orhun Abidelerine göre dünyanın yaşı 1600 yıldır. Eski Türklerde tanrının varlığı bir kalıba oturtulmaz, tanrının herhangi bir şekli, görünümü yoktur, şekilsiz olduğundan dolayı da Türk kültüründe put anlayışı olmamıştır, yine bu yüzden tanrının yaşayacağı veya onun mekanı olacağı bir tapınak anlayışı çerçevesinde herhangi bir tapınağa ihtiyaç da duyulmamıştır. O insanların zihnine sığmaz.[23]
___________________
[23] Hasan Aksoy, “İslam öncesi dönem Türklerde tanrı anlayışı”, IJSSER: International Journal of Social Sciences and Education Research, Cilt: 4, Sayı: 2, 2018, <http://dergipark.gov.tr/download/article-file/472002> Erişim: 11 Ağustos 2018, s. 275-283.
Asıl anlamı muhafaza edilerek Tenri veya Tengri kelimesine; Altaylar Tenri, Moğollar Tener, Çuvaşlar Tura, Bulgarlar Tanra (tangra), Buryatlar Teneri, Tıvalar Deer, Yakutlar Tanara, Çin kaynaklarına göre Eski Hunlar Çenli demiştir. N. G. Ayupova göre “Ten” → gök ve “Ri” ise → insan anlamına gelip Tenri kelimesi Proto-Türklerle (Ön Türklerle) oluşmuştur, Hunlara da buradan geçmiştir. Tan sözü eski Türkçe’de ve Hun dilinde her şeyin başlangıcı, ışığın yeryüzünü aydınlatması, şafak vakti, gün doğumu, bütün canlıların uyanması ve yaşamaya devem etmesi gibi anlamlara gelmektedir. Gök kültü veya Gök Tanrı inancı göçebe yaşayan neredeyse tüm Orta Asya topluluklarında yaygındı (Orta Asya Tangrizmi). Tengri’nin Hun, Türk ve Moğol devletlerinin kurulmasında belirleyici bir rolü vardır. A. İliev, Türklerle akraba olan Proto-Bulgarların MÖ 7. yy.da Doğu Avrupa’da Han Kubrat tarafından Tengri anlayışına dayanan bir devlet kurduğunu söylemektedir. Bir sümer tanrısı olan Dingir ile[24] (veya Sümerler’in “göktanrısı” Dingir ile[25]) Tengri benzerlik göstermektedir.[24][25] Sümerledeki Dingir (Dingira/Dinigir) 14 farklı şekilde telaffuz edilmiştir: Dingri, Dingra, Dengara, Denger, Dhingra, Dankar, Tingri, Tangra, Tangara, Tengri, Tenger, Tanrı, Theurang, Tengiras Oçirtay. Orta Asya Tangrizmi’nde şunlar bulunurdu: Atlı yarışmalar, savaşta ve barışta kımız içilmesi, delikli taşların dini ritüllerde kullanılıp Tangra’ya sunulması, muska taşınması, barıştan sonra tarafların atın dizginlerine üç defa dokunarak yemin etmesi, ibadetten önce yıkanma, at ve köpeğin önünde dua edilmesi vs. Orta Asya Tangrizmi’nde Tengri’nin özellikleri şunlardı: Gökteki efendi, mızrakla bir at üzerinde bulunan, göklerin efendisi, kral tanrı, savaşçı. Tengri’nin etimolojik kökenleri arasında şunlar da bulunur: Hint tanrısı Dinkar (Dankar), Tibet tanrısı Theurang (Turan ?). Dinkar’a yapılan ibadete shash-tanga denilmekteydi, ashtanga ise sekiz basamağı ifade ederdi. Tibetlilere göre Theurang veya Dankar yüce tanrıydı.[24]
___________________
[24] Aleksander İliev, “Tengri ve Bulgarlar: Antik ve Orta Çağ’da Bulgarlar Toplumunda Tengri Anlayışı”, Çeviren: Abdulali Aliev, BOZİFDER: Bozok Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt: 6, Sayı: 2, 2017, <http://dergipark.gov.tr/download/article-file/395810> Erişim: 11 Ağustos 2018, s. 157-163.
[25] Harun Güngör, “Türk”, Kültür ve Medeniyet: Din, TDV İslâm Ansiklopedisi (DİA), TDV İslâm Araştırmaları Merkezi (İSAM), 2012, <http://www.islamansiklopedisi.info/dia/pdf/c41/c410290.pdf> Erişim: 12 Ağustos 2018, Cilt: 41, s. 531.
Şamanizmle Tengricilik aynı şeyler değildir. Çin kaynaklarına göre Kök Tengri dini dinsel törenlerin ifade edildiği bir sistemdir. Çin kaynaklarında Köktürklerin yılın dört mevsiminde kurban kestikleri kayıtlıdır. Eski Türklerde şamanlığa benzer bir inancın varlığına dair hiçbir kayıt mevcut değildir. 6. yy.da Bizans kayıtlarında Köktürklerin kötü düşüncelerden arınmaları adına ateş üstünden atladıkları kayıtlıdır. Eski Türklerde dağ ve ırmak kutsaldır. Dağlar tanrı makamı olduğundan önemli kurbanlar Tengri için burada kesilirdi. Ölü için yemek verme adetleri günümüze kadar gelmiştir. Eski Türklerde “yada” (sata, cada, cay vs.) adında kutsal bir taş vardır: Tengri bu taşı Türk komutanlarına armağan etmiştir: Taşı yukarıya doğru kaldırmakla kar, dolu, yağmur, fırtına, rüzgar ve sairenin gerçekleştirilebildiğine inanılmıştır. Kök Tengri inancı Türklerin en eski inancı olup bütün Türklerin ana kültüdür. Tengri inancının şamanik düşüncelerle hiçbir alakası yoktur. Kök Tengri inancı MÖ 5. yy.a kadar geri gitmektedir. Asya Hunlarında Tengri’nin tek bir ulu varlığı temsil ettiği kayıtlıdır. Tengri kelimesi Türkçe bir kelime olup tanrı manasına gelir, tanrı kelimesinin yazılı kaydına ilk olarak MÖ 3. yy.da rastlanır. MÖ 5. yy.da Çin kaynaklarında geçen T’ien kelimesini Çinliler Türklerdeki Tengri (tanrı) kelimesinden alarak oluşturmuşlardır ve T’ien tanrı manasına gelmektedir.[26]
___________________
[26] Sadettin Gömeç, “Şamanizm ve Eski Türk Dini”, Pamukkale Ü. Eğitim Fakültesi Dergisi, Sayı: 4, 1998, <http://dergipark.gov.tr/download/article-file/114963> Erişim: 11 Ağustos 2018, s. 38-43, 46, 47, 49, 50.
Türk inanışlarının genel hatlarıyla sırası şu şekildedir: Atalar Kültü, Tabiat İnançları ve Gök Tanrı inancı. Eski Türk dini (atalar kültü ve tabiat inançları) Animizm, Totemizm ve Şamanizmin bir karışımı olarak görülmektedir. Şamanizm bir din değildir o daha çok sihir ve mistik teknikleri sistemidir. Eski Türk dini Gök Tanrı inancına evrilmiştir. Gök Tanrı inancında sonradan güneyden gelen şamanik anlayışlar da görülmüştür veya eklenmiştir. Arkaik topluluklarda yükseklik, gök, gökyüzü kutsal olup birçok tanrıya “Yukarıdaki”, “Gökteki” veya “Gök” gibi adlar verilmiştir. Bu kavram Türklere “Gök Tengri” kültü olarak geçmiştir. Türkiye Türkçesi’nde “tanrı” anlamına gelen, Orhun Kitabelerinde geçen Tengri, Türk topluluklarında aynı anlamda olup fonetik yönden şu farklı sözlerle ifade edilmiştir: Yakutlarda “Tanara”, Kazan Türklerinde “Teri”, Soyonlarda “Ter”, Çuvaşlarda “Tura-Tora”, Kalmuklarda “Tengri”, Buryatlarda “Tengeri”, Volga Tatarlarında “Tengere”, Beltirlerde “Tingir”, Teleütlerde “Tenere”, Moğollarda “Tenggeri” ve Çağatayca da “Tengri”. Gök Tanrı inancı yerleşik değil göçebe topluluklara mahsus olup kökeni Asya bozkırlarıdır. İlk başta maddi/somut gökyüzü tanrıydı ve tabiat olaylarının nedeni bu gökyüzüydü, sonra gök tanrı ile her şeye hakim mutlak bir varlık olarak somuttan soyuta dönüştü. Konfüçyüs’ün eserlerindeki T’ien, Tengrinin Çince karşılığıdır. Bizans ile antlaşma yapan Avar hakanı Gök Tanrı’ya yemin etmiştir. Eski Türkler için hava, su, ateş ve toprak kutsaldı fakat sadece yerin ve göğün yaratıcısı olan tanrıya taparlardı ve ona kurbanlar keserlerdi. Orhun Kitabelerinde Tengri’nin bazen “Türk Tengrisi” olarak geçmesi ona milli bir hüviyet arz etmektedir. Chou sülalesi zamanında Türk kültürü Çinde belirli bir şekilde görülmüştür öyle ki Çin imparatorları ünvan olarak “Tien-tse” (Gök’ün oğlu) tabirini kullanmıştır (Tanrı’nın oğlu İsa ?). Konfüçyüs’te ise (ö. mö 480) kullanılan “Tien-shan” Tanrıdağı / Gök Tanrı anlamına gelmekteydi. Orhun Abideleri ile Oğuz Kağan Destanında Tengri kelimesi bazen tanrı bazen de gökyüzü olarak kullanılmıştır.[27] Orhun Abidelerinde Kök Tengri “mavi gök” anlamıyla Gök Tanrı manasına gelmektedir (Kök=Mavi/Gök, Tengri=Gök/Tanrı).[27][28] Tengri insana has özellikler taşımamaktadır. Gök Tanrı dininde güneş, ay ve/veya yıldızlar tanrılaştırılmayıp tüm gökyüzü tanrı kabul edilip kutsal sayılmıştır. Gök Tanrı inancı, Orta Asya’da kurulan neredeyse tüm Türk devletlerinde görüldüğünden “imparatorluk tanrısı” veya “devlet dini” olarak da karşımıza çıkmaktadır. Gök Tanrı inancı çok eski topluluklarda görülen “Yüce Varlık” inancının bir varyantı gibidir.[27]
___________________
[27] Selim Karakaş, “Türklerin Orijinal Dinleri Meselesi”, Gaziantep University Journal of Social Sciences, Cilt: 13, Sayı: 2, 2014, <http://dergipark.gov.tr/download/article-file/223215> Erişim: 11 Ağustos 2018, s. 463-469.
[28] Taner Karahasanoğlu, “Eski Türk Yazıtlarında İlk İletişim Belgeleri”, İstanbul Ticaret Ü. Dergisi, Sayı: 1, Mayıs 2012, <https://core.ac.uk/download/pdf/53031650.pdf> Erişim: 10 Ağustos 2018, s. 202.
Tengri kelimesi Köktürk yazıtlarında göğün rengi (maviliği) anlamıyla da kullanılmıştır. Tengri kavramı Tao dinindeki gök ve ilk tek birlik anlamına gelen “T’ai-chi” ile benzerlik gösterir. Köktürklerde kağanlar “göksel hükümdarlar”dı. Çin astrolojisinde kutupyıldızı göksel tanrının sarayıdır: Öyle ki Çinlilere göre bu yıldız göğün kutbudur Türklere göre de. Orhun yazıtlarında geçen: “Üze kök tengri asra yagız yer kılıntukda ekin ara kişi oglı kılınmış” (Üstte mavi gök altta da yağız yer yaratıldığında, ikisinin arasında insanoğulları yaratılmış)[29] cümlesinde mavi göğün karşısında/karşıtında yağız yer (kara yer) vardır[30].
Gök Tanrı inancından önceki Türklerin tabiat kuvvetleri ve atalar kültü olarak inançları vardı. Burada dağ, kaya, ırmak, ağaç, deniz vs. tabiat güçleri canlı olup ruhları vardı. Güneş, ay, yıldız, şimşek, gök gürültüsü vs. de birer “ruh tanrılar” olarak tasavvur edilmişti. Asya Hunları atalara, tabiat kuvvetlerine ve Gök Tanrı’ya kurban (at ve koyun) kesmek için ırmak gibi çeşitli mukaddes yerlerde yılın belirli aylarında din adına toplanırlardı, bu uygulamayla İslam’daki hac ibadeti benzemektedir.[31]
___________________
[29] Azmi Bilgin, “Gök Tanrısı Terimi Üzerine”, Modern Türklük Araştırmaları Dergisi, Cilt: 2, Sayı: 4, Aralık 2005, <https://scholar.google.com.tr/…150301…> Erişim: 11 Ağustos 2018, s. 190. (Makalenin doğrudan görünen açık PDF’si mevcut değil ya linkten PC’ye indirilip bakılabiliyor ya da bu linkten <http://mtad.humanity.ankara.edu.tr/II-4Aralik2005.php> kayıt olunup bakılabiliyor.)
[30] Karakaş, agm., s. 467.
[31] Mustafa Talas, “Eski Türk Dini Olan Göktanrı İnancı ve Türk Alevîlik-Bektaşiliğinin Benzerlikleri”, Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Velî Araştırma Dergisi, Sayı: 33, 2005, <http://www.hbvdergisi.gazi.edu.tr/index.php/TKHBVD/article/view/774/764> Erişim: 11 Ağustos 2018, s. 3, 6, 7. (PDF’de orijinal sayfa numaraları belirtilmemiş.)
Türklerin ilk dini (din olarak) ataerkil bir yapıda olan gök tanrı dinidir. Tarihteki ilk inançlar kategorisine giren Animizm, Totemizm, Naturizm ve Dinamizm ister istemez Gök Tanrı inancının oluşmasına etki etmişlerdir. Türklerin İslamiyet’ten önceki dinleri Şamanizm değil Gök Tanrı dinidir. Şamanizm (veya şamanlık) bir din veya bir din sistemi değildir. Şamanlar (veya kamlar) fal, büyü, halk hekimliği, aşıklık vs. ile uğraşıp ruh, şeytan, cin, peri, ölü vs. ile iletişime geçmek için extase olarak trans halindeyken ruhunu göğe yükseltmeye veya yer altına indirmeye çalışan insanlardır. Ayrıca birer sihirbaz, kahin olup sinir hastalıklarını da tedavi ettiklerini iddia ediyorlardı. Bu yüzden -sonuna gelen bir “-izm”li- Şaman’izm’ diye bir şey olmayıp bir sihir karakteri olarak şamanların varlığı söz konusudur. Hunlar devrinde Hunlar uluhi tek bir tanrıya inanıyorlardı. Gök Tanrı inancında öte dünya, cennet (uçmak), cehennem (tamu), hesap verme, kıyamet günü (uluğ gün) gibi kavramlar vardır. Karay Türklerinde “Nan” Gök Ekmeği olup kutsaldır. Türkiye’deki “Ekmek çarpsın”, “Ekmek Kur’an çarpsın” söylemleri buradan gelmektedir. Ayrıca “Başın göğe ulaştı mı?” söylemi de gök tanrı inancından gelmektedir.[32]
___________________
[32] Türker Eroğlu, Hatice Çiğdem Kılıç, “Türk İnançları ve İnanışlar”, Sosyal Siyaset Konferansları Dergisi, Sayı: 49, 2005, <http://dergipark.gov.tr/download/article-file/9250> Erişim: 11 Ağustos 2018, s. 749, 755-757, 762-766, 768.
Hunlar Tengri’nin oğluna “kut” derlerdi, Tengri Kut “Tanrı’nın oğlu” anlamına gelip hükümdarın ünvanıdır (Tanrının oğlu isa ?). Kök Tengri inancı mö 5. yy.a kadar inmektedir ve Tengri Asya Hunları arasında ‘tek bir’ ulu varlıktır. Chou hanedanı MÖ 1050-246 yılları arasında Çin’de hakim yönetici hanedandı. Ama bu hanedanın Türk olup olmadığı tartışmalıdır. Bu hanedanlıkta Gök Tanrı inancı (da) bulunmaktaydı. Çince’deki T’ien Çince’de büyük adam, kuvvet ve nüfus sahibi kimse anlamına da gelmekte olup krallar için bir ünvan olarak da kullanılmıştır. Ölen krallar göğe gittiğinden gök, büyük ruhların oturduğu yer olarak sembolleşmiş sonrasında da gök, şahsi olmayan hükmeden tanrı anlamında “Büyük Ruh”a dönüşmüştür. MÖ 600 tarihli Shu-chıng adlı Çin kaynağında “O” diye hitap edilen T’ien için şunlar yazar: Görünmez, değişmez, yere felaket gönderir, düzen verir, mücrimleri cezalandırır, faziletleri bilir, duaları duyar, kötü insanları gözetler, insanları görür ve duyar, aşağıdaki insanları korur ve onlar için prensler ve öğretmenler yaratır, halka iyilikler gönderir, insanları sever, soyut bir kader verir. Konfüçyüs tarafından yeniden düzenlenen Shıh-chıng’de (MÖ 600) ise yine T’ien için şunlar yazar: Yaptığı ne duyulur ne de koklanır, korur, dünyayı gözetler, onları canlandırır, dağları yaratandır, o madde değildir, krallar onun oğludur. Mo-tzu ise (MÖ 479-381) yazdıklarında T’ien’i her şeyin üstünde bir varlık olarak ele alır ve göğe itaat eden mükafatlandırılır etmeyen ise cezalandırılır demektedir. Bu kaynaklar Chou hanedanı dönemine aittir. Ancak “T’ien ile Gök Tanrı aynı mıdır?” ya da “Hangisi daha öncedir?” bu belli değildir! Choular Çin’e kuzeyden gelmişlerdir. T’ien ezeli ve ebedidir. Gök tanrı veya T’ien dininde dağlara tapılmaz dağlar göğe yakın olduğu için kutsaldır. Şamanizm neredeyse tüm dünyada görülen (görülmüş) bir büyü, sihir ve kendinden geçme sistemidir. Ruhlar alemindeki ölenlerle iletişim kurma, gelecekten haber verme gibi konuları içerir. Din tanrı ile insan arasında bağ kurar ve öğretileri vardır bu yüzden şamanizm bir din değildir. Gök Tanrı dini ile şamanizm iç içe değildir. Gençlik Marşı’ndaki “Sesimizi yer gök su dinlesin” mısrası farkında olmadan gök tanrı inancından kalma bir düşünüştür. Atalar kültü birçok toplumda görüldüğü gibi Eski Türklerde de görülmüştür. Bu kültte ölen yakınlarının geride kalanlara iyilik veya kötülüklerinin dokunabileceği bağlamında onlara duyulan minnet hissi veya yapılan törenler mevcuttur. Eski Türklerin ölen kişinin ardından eşyalarını da onunla birlikte gömmeleri bir ahiret inancının ve ruhun ölümsüz olduğunun bir göstergesi gibidir. Ayrıca ataların mezarlarında -onların öte alemde iyi olması için- kurbanlar da kesilmekteydi.[33]
___________________
[33] Murat Öztürk, “İslamiyet’ten Önce Türklerin Din Anlayışı ve Gök Tanrı Dini”, History Studies: International Journal of History, Cilt: 5, Sayı: 2, Mart 2013, <http://www.historystudies.net/dergi/tar2015122369d.pdf> Erişim: 11 Ağustos 2018, s. 335, 339-345.
___________________
[34] Tuğrul Çavdar, “Taŋrı Türk’ü Korusun ve Yüceltsin!”, Türk Bitig, 3 Mayıs 2015, <http://www.tamga.org/2015/05/tar-turku-korusun.html> Erişim: Haziran 2018.