“Kur’an’ın, o günün yaşantısına göre yazılmış bir kitap olduğunu görüyoruz. Muhammed çok akıllı bir adam ve şair diyebiliriz onun için. Kişisel yaşantısıyla ilgili ya da toplumda yaşanan olaylarla ilgili sorunları şiirsel bir dille anlatıyor. Bu anlatılar da vahy olarak kabul ediliyor. Ama gerçekte yaşanan olaylardır onlar. Ya da Sümer’den Tevrat’a geçen söylencelerdir, onlardan çıkarılan derslerdir…” demektedir.
Çığ’ın söylemleri şu şekilde devam eder: Kur’an sosyal ve siyasal bir amaç uğruna yazılmıştır. Tevrat’taki olaylar dönemin koşullarına uydurularak Kur’an’a aktarılmıştır. Tevrat da öncelikle Sümerler’den etkilenmiştir, yanı sıra Mısır, Kenan, Babil kaynaklarından beslenmiştir. Kâinatın yaradılışı Sümer’de, Tevrat’ta ve Kur’an’da aşağı yukarı aynı: Evren, büyük bir su içinden bir dağ çıkıyor ikiye ayrılıyor gökyüzü ve yer oluşuyor. İnsanın yaradılışının çamurdan olması; Sümer’de, Tevrat’ta ve Kur’an’da geçiyor.
Muhammed’den önce ve onun zamanında şiir ve şairlik önemliydi. Muhammed zamanında, Araplarda şiir yaygındır. Muhammed akıllı olmasının yanı sıra şairdir ve yanında hafızlarla dolaşır. Karşılaştığı olaylara şiirsel bir dille yanıt veriyor ve hafızlarına yazdırıyor. Okumayı biliyor olabilir ama yazmayı bilip bilmediğinden emin değilim. Bazı şeyleri taş ve deri üzerine yazdırmış. Aklında tuttukları, savaş sıralarında yavaş yavaş kaybolmaya başlayınca, Kur’an’ı yazmaya karar veriyorlar.
Kur’an’da bir sürü tutarsızlıklar görüyoruz, örneğin; bir yerde şarap içmeyin deniyor, başka bir yerde namaza gidemeyecek kadar içmeyin deniyor. Tevrat’ta ensest, cinayet, tecavüz var!.. Kur’an, kanunu olmayan toplumuna kanun getiriyor ve Arap halkını topluyor. Musevilik, Hristiyanlık ve İslam zorla kabul ettirilmiştir!..
MÖ 6. yüzyılda Babil Kralı Nabukadnezar, Filistin’i alınca oradaki Yahudi bilginleri alıp Babil’e sürgün olarak götürüyor. Onlar da Babil’de Sümer bilginlerinin aktardıklarından yararlanıyorlar. Babil’den dönen bilginler Tevrat’ı yazmaya başlıyor. Tevrat’ı Musa yazmadı!.. Tevrat’ta Musa’nın ölümü anlatılıyor.
• Tufan Hikâyesi, Ӓdemin kaburgasından oluşan Havva Hikâyesi; Sümerlerden gelmekte olup, Tevrat ve Kur’an’a bazen aynı, bazen de birtakım değişikliklere uğrayarak aktarılıyor.
• Kulhuvallahü Ahad: Burada Allah İslam’ın Tanrısı. Ahad Yahudilerin ve Hıristiyanların Tanrısıdır. Allahu Sameda’daki Samet de İslam’dan önceki bir Tanrının Kenan Tanrısının adıdır.
• Sümer’de kadın bir “tarla”ya benzetilir. Aynı durum Tevrat ve Kur’an’da da vardır.
• Sümerlerin 7 sayısı önemlidir. İslam’da cennetin 7 kapısı vardır, Sümer’de yer altı dünyasının 7 kapısı vardır.
• Sümerlerdeki birçok Tanrı ismi, Babillerde Tektanrı düşüncesine adım olarak Marduk Tanrısı adı altında birleşir. Yanı sıra Marduk Tanrısının ateş, rüzgâr ve diğerleri olmak üzere 50 adet özelliği bulunmaktadır, bunlar ona verilmiştir. İslam’daki Allah’ın 99 ismi olması, bu durumun geleneği gibidir.[81]
Kur’an’daki Analizi
Kur’an: Haşr 2 Kitap Ehlinden inkâr edenleri ilk sürgünde yurtlarından çıkaran O’dur. Onların çıkacaklarını siz sanmamıştınız, onlar da kalelerinin kendilerini Allah’tan koruyacağını sanmışlardı. Böylece Allah(ın azabı) da, onlara hesaba katmadıkları bir yönden geldi, yüreklerine korku saldı; öyle ki evlerini kendi elleriyle ve mü’minlerin elleriyle tahrip ediyorlardı. Artık ey basiret sahipleri ibret alın. 3 Eğer Allah, onlara sürgünü yazmamış olsaydı, muhakkak onları (yine) dünyada azablandırırdı. Ahirette ise onlar için ateş azabı vardır.
___________________
[81] Muazzez İlmiye Çığ, “Sümer’den Tevrat’a, Tevrat’tan Kuran’a Söylenceler”, Söyleşi: Ruken KIZILER, Bilim ve Gelecek Dergisi, Sayı: 10.