Stephen Hawking’e göre evrenin bir başlangıcı yoktur, “tamamen kendi içine kapalı” olarak sınırsızdır, zaman da evrenin içinde sonludur. Hawking “Evren neden var?” sorusunu anlamsız bulur, çünkü “Büyük Patlamadan önce” zaman kavramı diye bir şey yoktur, dolayısıyla “Büyük Patlama’dan önce” diye bir kavram da yoktur.
Bilimde evren fiziksel olduğu için, nedenlerin açıklanması da bilimsel olarak fiziksel olması gerektiğinden ve mecburen evrenin ne olduğunu “Evren neden var?” sorusunu, evrenin içinde -yani bir şeyi kendisiyle, kendi içinde- açıklamamız gerektiğinden bu açıklama döngüsel olmaya mahkûm olabilir. Bilim, fiziksel sebepleri evrenin oluşumunun ilk anına “kadar geri götürebilir” ama ilk nedeni -kökeni- şu anda -günlük hayatta düşündüğümüz gibi bir- hiçlikle açıklayamamaktadır.[1]
Jim Holt’un Andrei Linde ile konuşmasında Linde şunları söylemiştir: “Kaotik Şişme kuramını icat ettiğimde bizimki gibi bir evrenin başlaması için gerekli olan tek şeyin bir gramın yüz binde biri kadar madde olduğunu keşfettim. Patlayarak etrafımızda gördüğümüz milyarlarca galaksiyi ortaya çıkaracak küçük bir boşluk ortaya çıkarmak için bu kadarı yeterli. …evrendeki bütün madde, kütle çekim alanının negatif enerjisinden yaratılır. …Alan Guth …ve bu meseleyle ilgilenen diğerlerinin vardığı sonuç, evrenimizin, başka bir evrendeki biri tarafından öylesine içinden geldiği için yaratılmış olması olasılığını devre dışı bırakamayacağımızdır.” Holt sorar: “Bir laboratuvarda bir Büyük Patlama başlatırsanız yarattığınız bebek evren genişleyip sizin” evreninizi ortadan kaldırmaz mı? Linde, hayır, diyerek ekledi: “Yeni evren, kendi içine doğru genişleyecektir. Uzayı öyle eğimli olacaktır ki yaratıcısına temel bir parçacık kadar küçük görünebilir. Aslında sonunda yaratıcının kendi dünyasından tümüyle silinip gidebilir.”. Linde’ye göre, evrenimizin mükemmellikten uzak olmasının sebebi, evrenimizi oluşturanın (yaratanın) -“korsan bir fizikçi” gibi- “yetersiz ve kusurlu bir varlık” olması olabilir. Bu şey, evrenin işleyişine müdahale edemez, çünkü Şişme sırasında yapılacak bir müdahale evreni evren olmaktan çıkarır, ama evrenin fiziksel sabitleri bu varlık tarafından seçilebilir, bu değerler sonucu evrenin “mükemmel” olmaması -kaotik olması- da bu varlığın her şeyden üstün olmadığını gösterir. Holt, “Korsan fizikçiyi kim yarattı?”ya cevap olarak “Umalım ki hepsi de korsan fizikçiler olmasın.” der.[2]
Holt’un bilim felsefecisi Adolf Grünbaum (1923-2018) ile konuşmasında Holt sorar: “Büyük Patlama kuramı evrenin yaklaşık olarak 14 milyar yıl önce varlık bulduğunu söylüyor. Ebediyeti düşündüğümüzde bu, deryada bir damladır. Büyük Patlama tekilliğinden önce o sonsuz zaman diliminde, evren var olmuyorduysa ne yapıyordu peki?”. Grünbaum cevaplar: “Ne olmuş yani evrenin sonlu bir geçmişi varsa? Fizik geçmişe bakıp da ‘Bu tekillikten önce hiçlik vardı.’ dememize izin vermez. Bu, bana karşı çıkan birçok kişinin düştüğü temel bir hatadır. Zihinsel olarak kendilerini başlangıçtaki tekillikte hafızayla donanmış gözlemciler olarak resmederler, bu da onlara zamanın daha önceki anları olması gerektiği yönünde dayanılmaz bir his verir. Ama Büyük Patlama modelinden çıkan ders, başlangıçtaki hâlden önce hiç zaman olmadığıdır. (…) zaman, içinde gerçekleşen bir süreci ima eder. Evrenin en başta nasıl varlık bulduğunu sormak, zamanda önceden hiçbir şeyin var olmadığı anlar olduğunu varsaymak demektir. Bu kuram, bu gibi önceki anlardan (Büyük Patlama öncesi zamandan) bahsetmemizi mümkün kılsaydı o zaman neler olup bittiğini sorabilirdik. Ama mümkün kılmaz. Bir ‘önce’ yoktur. Yani… [bir şeyin] sızabileceği bir boşluk yoktur.”.
Evreni -hiçlikten, varlıktan veya her ne ise- bir şeyden çıktı, bir şeyden varlığa sıçradı olarak düşünmek hatalıdır, çünkü zaman, evrenle başladığı için evrenden öncesi veya evrenden önce bir şeyin olması olgusu da söz konusu değildir. Burada hiçlik bile bir şeydir ve hiçlikten bir şeyin çıkması zaman içinde olan bir durumdur. Gündelik hayatta düşünegeldiğimiz sıradan hiçlik ve felsefedeki hiçlik kavramları -ve hiçliğe dair diğer tüm açıklamalar-, insanların sadece hayal dünyasında vardır, fizik biliminde geçersizdir, yani fizikte bu tarz bir hiçlik yoktur.
Filozof Bernard Bede Rundle’a (1937-2011) göre hiçlik fikri tutarsızdır, -bu, ona göre en üst noktada bile tutarsızdır- çünkü “Hiçbir şey olmasaydı, hiçbir şeyin olmaması bir olgu olurdu. Dolayısıyla en azından bir şey var olurdu: Olgu!”.[3]
“Neden hiçbir şey olmayacağına bir şey var?” sorusuna karşılık filozof Sidney Morgenbesser (1921-2004) “Hiçbir şey olsaydı bile yakınıyor olurdun!” demiştir.
Çoklu Evrenler bize, kuantum tuhaflıklarını güzel bir şekilde açıklar, çok evrene inanan fizikçi-filozof David Elieser Deutsch (d. 1953), Holt’a şunları söylemiştir: “Gerçekliğe dair nihai bir açıklamanın mümkün olduğunu sanmıyorum. Bu, açıklayabileceklerimizin bir sınırı olduğu anlamına gelmiyor. ‘Bu noktadan sonra bir açıklama yok’… [ya da] …‘her şeyin nihai açıklaması budur’[la] …karşılaşmayacağız. (…) Eğer, imkânsız gerçek olsaydı ve nihai bir açıklamanız olsaydı, bu, neden bunun gerçek açıklama olduğuna (neden gerçekliğin başka türlü değil de bu şekilde olduğuna) dair felsefi problemin sonsuza dek çözülemez olacağı anlamına gelirdi.”. Holt sorar: “‘Neden hiçbir şey olmayacağına bir şey var?’ sorusu derin bir soru mu”dur, “yoksa sadece yanlış sorulmuş bir soru mu”dur? Deutsch: “…derin bir soru… yanlış sorulmuş bir soru… [bu üç tane üç nokta kaynakta var] Bak, gerçekliğin bir temeli olması ihtimalini dışarıda bırakamam. Ama eğer varsa, neden temelin bu olduğu problemi yine de çözülemez bir problem olacaktır. [ya da] (…) Nihai bir açıklama olmaya soyunan herhangi bir açıklama, kötü bir açıklama olacak, çünkü geride, neden onun doğru açıklama olduğunu açıklayacak, gerçekliğin neden başka türlü değil de bu türlü olduğunu açıklayacak bir şey kalmayacak.”. Şeylere zamanla-nedenlerle ilgisi olan açıklama getirilebilir, hatta zamanla-nedenlerle hiçbir ilgisi olmayan açıklama da getirilebilir, ama “Cevaplamak istediğiniz asıl soru, önce ne olduğu değil, neden bir şeyin olduğu gibi olduğudur. Bir açıklamanın ne olduğuna dair her zaman geçerli olacak bir tanım veremezsiniz. Aslına bakarsanız açıklama… açıklamanın anlamını değiştirir. (…) Bir parçacık ve onun karşıt parçacığı boşlukta kendiliğinden belirebili[r]. (…) Bir parçacık ve [onun] karşıt [anti] parçacığın[ın] boşlukta [kendiliğinden] belirmesinden bahsettiğinizde her şeyin hiçbir şeyden doğması gibi bir şey söz konusu değildir. Kuantum boşluğu, derin ve karmaşık [olan] …yapılı bir şeydir. Bu, kesinlikle felsefi anlamda ‘hiçlik’ değildir. (…) hiçbir fizik kanunumuzun, çoklu evrenin neden bulunduğu sorusunu cevaplaması mümkün değildir. Kanunlar bu işe yaramaz.”. Deutsch’un hocası Wheeler, ona şunu söylemiştir: “Kuantum… Büyük Patlama’nın neden olduğunu açıklayabilir, ama… varoluş sorusunun cevabını açıklamaz.”.[4] (Bu kitabın yazarı yani ben, anladığım kadarıyla kuantumda soru-cevap diye bir şey yoktur, anlamsızdır.)
Kaynaklar