İsa’dan önceki dönemde Essenliler tarikatı, Terapotlar (Şifacılar) adındaki Mısır tarikatının Filistin koludur. Essenliler, Tevrat’ı yazan Levililerin görüşlerini benimsiyorlardı.[17] (Tevrat’a göre Levililer: Mısır ve Orta Doğu’da yaşamış İsrailoğulları’nın 12 kavminden biridir.[18]) Essenliler, Mısır inançlarındaki bilgileri biliyorlardı. Essen ve Terapotlar, eğitimden geçecek kişiye vaftize benzer bir uygulama yapıp alnına haç çizerlerdi.
Essenlilere benzer bir diğer örgüt de, Nazarenler idi. Essenliler ve Nazarenler aynı gruptan türeyen benzer örgütlerdir. Nazaren örgütüne veya Nazarenlilere Nasrani, Nasuralar, Nasıralılar, Nasara, Nazara veya Nazarit de denmektedir. (El-ayakta çıkan ‘nasır’, uğursuzluk getiren ‘nazar’, Hitler taraftarları ‘nazi’ler…?) İsa ve yanındakiler -Yahudiliğin içinde olup Yahudiliğe aykırı olan- bu örgüte üyeydiler. “Nazarenli İsa” deyimi ile İncil’de geçen “Nasıralı İsa” kavramı Nazaret veya Nasıra adlı kasabayla ilişkili olduğu kadar bahsi geçen örgütle de bağlantılıdır. Terapotlar, Essenliler ve Nazarenler gizli birer örgüt olup Eski-Yeni Ahit ve Hıristiyanlığın doğuşu arasında bir köprü vazifesi gördüler. İlk Hristiyanlara, Hristiyan denmeden önce Nazarenliler denirdi. İncil ve Hristiyanlık bu gizli örgütlerden (daha çok Nazarenlilerden) türemiştir. Nazaren veya Nasrani kelimesi İbranice “Nozrim”den, o da Ahitin Koruyucuları anlamına gelen “Nozrei ha-Brith”ten türemiştir.
Mısır’daki “İsis Rahipleri” siyah elbiseler giyerlerdi, Nazarenliler de aynısını yapmıştır; sonrasında Hristiyan din adamları da bunu günümüze kadar taşımıştır. Nazaren (Nasrani) tarikatı, günahlardan arınmak için ritüel banyosu yapardı, bu olgu Hristiyanlık’a vaftiz olarak aktarılmıştır.
Bu örgütler Büyücü ve Şifacı olarak biliniyorlardı. Essen kelimesi Suriye lisanındaki şifacı kelimesinden türemiştir.[17] (Ölüdeniz Yazmaları’nın bulunmasıyla Hristiyanlığın Essenilerle benzerliği daha çok artmıştır.[19][20]) Halüsojen etkisi olan çeşitli bitki ve mantarlarla değişik bilinç seviyelerine ulaşmaya çalışıyorlardı: Bunlar ve çeşitli bitkilerle şifa dağıtıyorlardı. İsa’nın İncil’de insanları iyileştirmesi yani Şifa dağıtması ve/veya ölüleri diriltmesi, körleri-hastaları iyileştirmesi tarzındaki anlatımlar bu büyücülük ve şifacılıkla veya bu gizli örgütlerle alakalıdır. Nitekim İsa’dan önce ve onun zamanında bile hastaları iyileştirebilen insanlar mevcuttu.[17]
İncil ve Kur’an’daki Benzerliği-Analizi
İncil: Matta[21][22] (Özet:[23] 2:1,11,19-21 Yusuf; Meryem ve daha küçük bir çocuk olan İsa’yı da alıp,) 2:23 …Nasıra denen kente yerleşti. Bu, peygamberler aracılığıyla bildirilen, “O’na Nasıralı denecektir” sözü yerine gelsin diye oldu.[24]
Luka (Özet: 20:20, 22:54 ve 23:4,5 Başkahinler ve halk, tutuklu İsa için vali Pilatus’a) 23:5 … “Yahudiye’nin her tarafında öğretisini yayarak halkı kışkırtıyor; Celile’den başlayıp ta buraya kadar geldi” dediler.
Elçilerin İşleri (Özet: 23:18 ve 24:1,22 İleri gelenler tutuklu Pavlus için vali Feliks karşısında şunları söyledi) 24:5 “Biz şunu anladık ki, bu adam dünyanın her yanında bütün Yahudiler arasında kargaşalık çıkaran bir fesatçı ve Nasrani tarikatının elebaşılarından biridir.” 9 Oradaki Yahudiler de anlatılanların doğru olduğunu söyleyerek bu suçlamalara katıldılar. 10 Valinin bir işareti üzerine Pavlus şöyle karşılık verdi… 14 “Sana şunu itiraf edeyim ki, kendilerinin tarikat dedikleri Yol’un bir izleyicisi olarak atalarımızın Tanrısı’na kulluk ediyorum. Kutsal Yasa’da ve peygamberlerin kitaplarında yazılı her şeye inanıyorum.”
Kur’an: Nahl 69 Sonra meyvelerin tümünden ye, böylece Rabbinin sana kolaylaştırdığı yollarda yürü-uçuver. Onların karınlarından türlü renklerde şerbetler çıkar, onda insanlar için bir şifa vardır. Şüphesiz düşünen bir topluluk için gerçekten bunda bir ayet vardır.[25]
Hristiyanlık’ın oluşumundaki kilit nokta ise, Roma baskısı altındaki İsrail insanlarının bir ayaklanma çıkarmasıdır. Bu ayaklanmanın ele başlarından birisi de Nasıralı İsa’dır. Kudüs’te geçen bu olaya, Roma’yı din ile etkileyebilme veya savuşturma diye de adlandırabiliriz. İsa arkadaşlarıyla (yani 12 havarisi) ile, sık sık ormana çekilip bu ayaklanmayı-örgütlenmeyi hazırlamaya çalıştığı söz konusudur. Zira MÖ 3’te Yahudi bir lider olan Athronges “beklenen” mesih olduğu iddiasında bulunup Romalılara karşı bir isyan başlatır, yakalanarak cezalandırılır. MS 6’da Zealotların lideri olan Celileli Judas; Romalıların vergi toplamasından şikayetçi olanları arkasına alıp -isyanın lideri olarak- bir isyan başlatır ve mesih olduğu iddiasında bulunur, sonra yakalanarak öldürülür. İsa MS 30’da İncil’e göre mesihlik iddiasında bulunmuştur, sonra Romalılar tarafından öldürülmüştür. MS 46’da Theudas, mesihlik iddiasında bulunup Romalılara karşı çıkan isyanın liderliğini yapar, yakalanarak öldürülür. MS 55’de Mısırlı Peygamber Romalılara isyan başlatıp mesihlik iddiasında bulunur, isyan bastırılır, yine MS 55’de Menahem ben Judah mesih olduğu iddiasıyla 2. Agrippa’ya karşı isyan başlatır ve öldürülür. MS 70’de Vespassian, Dositheos, Simon Magus ve MS 114’te Lukuas-Andreas ve MS 131’de Simoen mesih olduklarını iddia ettiler.[26]
Bizans Kralı 1. Konstantin’in MS 325 – İznik Konsili’nde, Bizans topraklarını genişletme amacıyla bu dini (veya oluşumu) kullanıp, dini yayma mücadelesini bilmekteyiz. Bu sayede Hristiyanlık dini yayılmıştır. Bu konsile davetle yüzlerce din adamı katılmış ve yüzlerce farklı incil metninden seçimler yapılarak İsa’nın Tanrı olduğu kabul edilmiştir: Oysa ki bu karara iki bin civarı kişiden sadece 318 kişi Kral’ın zoru ve makam hırsıyla imza atmıştır.[27]
Görüşüme göre Hıristiyanlık Yahudilik’e ve Romalılar’a, İslam da Yahudilik’e ve Hıristiyanlık’a tepki olarak doğmuştur. İncil’de Yahudiler düşük akıllı ve yetersiz bulunur, Kur’an’da ise Yahudiler ve Hristiyanlar (yani Ehli Kitap) bilgisiz ve eksik olarak bulunur. Bu üç kafa’dar’ kutsal kitaplarında, kendinden öncesini durmadan olumsuz olarak eleştirmektedir. Kısaca bu 3 din birbirine karşı çıkıp en büyük benim diyor.
___________________
[17] Turgut Gürsan, “Dünya’nın Gizli Tarihi: Antik Çağlardan Günümüze” Pegasus Yayınları: 138, İstanbul, Özel Baskı, 1. Baskı 2008, s. 70-74, 121.
[18] Serpil Akbıyık, “Babil Esareti’nin Yahudiler Üzerindeki Sosyal, Kültürel ve Dini Etkileri“, Selçuk Ü. Dinler Tarihi Bilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Konya 2010, <http://acikerisim.selcuk.edu.tr:8080/xmlui/bitstream/handle/123456789/144/Serpil_Akbıyık_Tez.pdf.pdf?sequence=1&isAllowed=y> Erişim: Nisan 2018, s. 3, 5, 8, 80, 81.
[19] Bekir Zakir Çoban, “Bir Yahudi Olarak Hz. İsa”, Dokuz Eylül Ü. İlâhiyat Fakültesi Dergisi, Sayı: 25, İzmir 2007, <https://www.academia.edu/5072906/Jesus_as_a_Jew> Erişim: Nisan 2018, s. 56.
[20] Ömer Faruk Harman, “Yahudilik”, TDV İslâm Ansiklopedisi (DİA), TDV İslâm Araştırmaları Merkezi (İSAM), 2013, <http://www.islamansiklopedisi.info/dia/pdf/c43/c430115.pdf> Erişim: Nisan 2018, Cilt: 43, s. 201.
[21] Tevrat, İncil ve Kur’an maddelerinin tamamı yazar tarafından eklenmiştir.
[22] “İncil (Müjde): İncil’İn Çağdaş Türkçe Çevirisi”, Kitab-ı Mukaddes Şirketi, Zirve Yayıncılık ve Dağıtım, Yeni Yaşam Yayınları, Acar Basım, Yeni Çeviri: 1987-1994-2001, İstanbul, 6. Basım: Temmuz 2008. (İncil maddeleri buradan alınmıştır.) (Bu İncil kitabında yazanların aynısına dipnot 30’daki -aynı- bağlantılardan ulaşabilirsiniz.)
[23] Tevrat ve İncil maddelerinde “( )” işaretleri arasındakiler; -uzunca yazılmaması ve/veya anlam kaybı olmaması için- değişiklik yapılmadan ve belirtilen madde(ler)den alınarak kısa ve özet şeklinde yazar tarafından yazılmış olup: Bunlar “Özet”tir ve “Kısaltma”dır tarzında işaretlendirilmiştir: Herhangi bir işaretlendirme yoksa doğrudan / aynen alınmıştır.
[24] Tevrat, İncil ve Kur’an maddelerinde -diğer dini inançlarla bağlantı/benzerlik kurulabilecek yerlerin ve/veya- önemli/anlamlı görülen söz ve/veya söz gruplarının altı çizilmiştir.
[25] “Kur’an-ı Kerim’in Türkçe Anlamı: Meal ve Sözlük”, Meali Hazırlayan: Ali Bulaç, Bakış Yayınları, İstanbul 1985. (Kur’an maddeleri buradan alınmıştır.) (Bu meal Milli Eğitim Bakanlığı’nın 18.11.1985 tarih ve 2199 sayılı Tebliğler Dergisi’nde tavsiye edilmiştir.) (Bu meali seçmemin nedeni diğerleri gibi “anlam tercümesi” olmayıp “kelimesi kelimesine” tercüme ettiği içindir: Diyanet İşleri Başkanlığı meali de dahil diğer çoğu mealde Kur’an’da olmayan sonradan eklenen ve sonradan eklenildiğini belirtmeyen açıklama şeklindeki kelime, kelime grupları ve sözler vardır: Sonradan eklendiğini parantez içinde belirttiği için bu meali analizde daha uygun gördüm.)
[26] Cengiz Batuk, “Apokaliptik Tarihçe Denemesi”, Hitit Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt: 7, Sayı: 14, Şubat 2008, <http://dergipark.gov.tr/download/article-file/85815> Erişim: Nisan 2018, s. 37-39.
[27] Alparslan Yalduz, “Konsillerin Hıristiyanlık Tarihindeki Yeri ve İznik Konsili”, Uludağ Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt: 12, Sayı:2, 2003, <http://ucmaz.home.uludag.edu.tr/PDF/ilh/2003-12(2)/10.pdf> Erişim: Nisan 2018, s. 261, 266-271, 290, 291. Yanı sıra bu sayfada bk. 219. ve 223. konular.