Kadim (Eski/Antik) Mısır yazıyı MÖ 3. binyılda Sümerlerden aldı. Mısır’da her firavun birer Tanrıydı yani Tanrı’nın dünyadaki insan görünümüydü. Firavunlar yeryüzünde sözde ölse bile aslında piramitlere gömülerek gökyüzüne yükselmekle beraber ölümsüz oluyorlardı. MÖ 2.300 yılına kadar olan sürede dinsel olgular geliştirildi, bundan sonraki süreçte bu olgular pek değişmedi. Bu olgular; Ra, Osiris ve Horus Tanrıları etrafında toplanıyordu. Mısır’ın dinsel ve kültürsel külliyatının kökeni; MÖ 2.500’lerdeki Piramit Metinleri’ne, MÖ 2.300’lerdeki Lahit Metinleri’ne ve MÖ 1.500 sonrasındaki Ölüler Kitabı’na dayanmaktadır.
Mısır Mitolojisi’nde yaratılışın başlangıcı, uçsuz bucaksız Su’dan çıkmaktadır. Su’dan çıkan farklı öyküler mevcuttur; ilk kara kütlesini, hayatı ve ışığı da doğurmuştur. Yine Su’dan çıkan “Işık Kuşu’nu barındıran ezeli yumurta” veya Çocuk Güneş’i taşıyan Nilüfer Çiçeği’nden ilk yaratılma olmuştur.
Atum en üstün ve gizli Tanrıdır: Sembolü yılandır. Ra (Re, Güneş) ise görünür bir Tanrıdır. Atum ile Ra aslında aynı Tanrılardır. Khepri, doğan güneş; Re, tepedeki güneş; Atum, batan güneş olarak Güneş’in 3 halini ifade eder. Khepri-Re-Atum Tanrısı, ilk Tanrı çiftini yaratır, bunlar Şu (Hava) ve Tefnut’tur. Bunlar da; Geb (Yer) Tanrısı ile Nut (Gök) Tanrıçası’nı doğurur. Geb ve Nut’un birleşmesiyle; Osiris, İsis, Seth ve Nephtys Tanrıları oldu. İlk 8 Tanrı, ilk insan olan Kutsal Çocuk’u doğurdu.[25]
MÖ 2700’lerde metinlerde “Ptah” adında bir Tanrı göze çarpar. Bu Tanrı Mısır Mitolojisi’nin en büyük Tanrısıdır. Atum sadece ilk Tanrı çiftini yaratır; sonrasındaki Tanrıları, dünyayı ve insanları yani her şeyi yaratan Ptah Tanrısı’dır. Orijinal metin şudur: “Atum’un görüntüsü altında kalp (=ruh) olarak tecelli eden, dil (=söz) olarak tecelli eden, çok eski Tanrı Ptah’tır…” Ptah her şeyi, ruhuyla ve sözüyle yaratmıştır. Mısır’da kalp, ruh anlamına geliyordu aynı zamanda “Düşüncenin Merkezi” idi. Ayrıca Mısır yazılarında Tanrıya şu şekilde seslenilir “Kalbime gerçeği ver!”. İncil’de, her şeyin “Söz” ile yaratılması yazmaktadır. Kur’an’da “Kalple düşünme” ve “Kalple görme” ve de “Kalp gözü” kavramları yazmaktadır. Anlaşılıyor ki Mısır Mitolojisi, İncil ve Kur’an’da devam etmiştir.[25]
Tevrat, İncil ve Kur’an’daki Benzerliği-Analizi
Tevrat: Yasa’nın Tekrarı 10: 16 Yüreklerinizi Rab’be adayın…
İncil: Matta (Kısaltma: 13:14 Yeşaya’nın -Tanah’taki Yeşaya 6:10- peygamberlik sözleri) 13:15 ‘… Kulakları duymasın, yürekleri anlamasın ve bana dönmesinler. Dönselerdi, onları iyileştirirdim.’ Yuhanna 12:40 (Aynı) “Tanrı onların gözlerini kör etti ve yüreklerini nasırlaştırdı. Öyle ki, gözleri görmesin, Yürekleri anlamasın ve bana dönmesinler.
Luka 22:3 Şeytan, … İskariot’un yüreğine girdi.
Pavlus’tan Romalılar’a Mektup 10:6-7 İmana dayanan doğruluk ise şöyle diyor: “Yüreğinde, ‘Göğe -yani Mesih’i indirmeye- kim çıkacak?’ ya da, ‘Dipsiz derinliklere -yani Mesih’i ölüler arasından çıkarmaya- kim inecek?’ deme.” 8 Ne deniyor? “Tanrı sözü sana yakındır, Ağzında ve yüreğindedir.”
Pavlus’tan Korintliler’e İkinci Mektup 3:15 Ne var ki, bugün bile Musa’nın yazıları okunduğunda yüreklerini bir peçe örtüyor.
Kur’an: Taha 25 [Musa] Dedi ki: ‘Rabbim, benim göğsümü aç.’ 26 ‘İşimi kolaylaştır.’ 36 (Allah) Dedi ki: “Ey Musa istediğin sana verilmiştir.”
___________________
[25] Mircea Eliade, “Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi”, Cilt 1: Taş Devrinden Eleusis Mysteria’larına, Çeviri: Ali BERKTAY, Kabalcı Yayınevi, İstanbul 2003, s. 112-146.
[26] British Museum, “Ölüler Kitabı“, Ani’nin papirüsü (çerçeve 3), Çeviren: Alper Çadıroğlu,<http://www.britishmuseum.org/research/collection_online/collection_object_details.aspx?assetId=684647001&objectId=113335&partId=1> ET: Mayıs 2018. (Buradaki açıklamayı kelimesi kelimesine -kelimelerin tüm diğer anlamlarına bakarak ve kullanarak- özenle çevirdim: Çeviride ayrıca linkteki “Associated names” başlığı altındaki bahsi geçen isimlerin açıklamalarından da faydalandım.)